25 Ekim 2009 Pazar

"O kadın"..


Sessizce içine aldı beni, uyurken yudum yudum bir nefes kadehin de, ürperdim sen gidip gelirken, çıkmaz bir boşluktu, belki hiç olamayışlar dan ibaret savruk gelişlerin.. Bir anda, hem esiyor ve hiç olmadık yerde , kargaşa yaratırcasına yok ediyordu...sebebiyetsiz anlar da telaffuz ederken, içime içime giren bir beden den ibaret sandığım gizli bir ruh gibiydi..sadece içime sinmesini, beklediğim bir var oluşta ki kızgın bir alev topu kadar yakıcıydı. Görüyor olman, beni başka yerlere savurmasını beklemediğim, anlar dan ibaret değildi;bambaşka yerler den hiç olmadık bir kent yaratabiliyordu.Tenimde hiç susmayan bir çocuk iniltisi gibi içime doğru kaymasını bekledim! zaman zaman hayal edemeyecek kadar güçtü belki yada olması gerektiği gibiydi.Belki de eksik, tamamlamalar vardı.

Bitmişliğin, hiçlikleri uzun mesafeden geriye aldanamaz manasız sözcükler çıkartır.Hiç olmamış benlikler de geriye kalan, sadece boş bir yaşamda birleşen, imkaniyetsiz sözcüklerdir...tıpkı çözümsüzlüğün ortasın da koşan kelimeler gibi.

Yeniden, hayata gelmek gibi hissetmek bütün olguları.. İçine bastırır gibi kaygan bir deliğe uzanmak boylu, boyunca belki de geri tepmek bütün olumsuzlukları.. İşte o an yeniden koyulmak dünyanın bütün duygularına.. dokunmak içten sıcacık bir duygu arasın da belirlemek başlangıçları..Şimdi yeniden soruyorum; sizleri siz yapan şeyler, ortak olmayan bir keşif kadar belirleyici ve özgürlükçü mü diye ,yoksa saçmalıklar ardın da ,kalıplar ardın da, düz tapan bir yol gibi hiç bir dengeyi sap saklamamak mı?

Başka, başka hayatlar da birbirlerinin yaşamlarını ya satın aldılar yada kiraladılar; bilmeden uçsuz,bucaksız kavramlardı...Biliyorlardı belkide,sadece yalın ayak bir düzmece düzüşmece den ibaret karmaşık kavramlara dolanan aldatmacalar sonucu doğan,yalnızlık kurgusunda rol olan toplum.

Ya şimdi hangi gündeyiz..

Bugün, bugünde kaldı..tıpkı, diğer günler gibi olasılıksız veya olasılıklı ne farkeder ki, şimdi neyin ne olduğunu bilmeden çıkılmadı mı bilinmeyen bir yola? bütün hayaller bir kandırmacaya dönüşmedik mi senle ben..

Sessizlik,suskunluklarını bir, biri ardına sıklaşırcasına beni bende kaybedecek kadar yüzsüz..

;;