30 Mart 2009 Pazartesi

Edepsiz Kırmızı


Aşk gel bak yanı başımda,bir kere ses et pusulu camından ,tozlu ayrıca çok sesli tutkulu ,akan bir gözyaşı kadar nefes kadar sıcak, nemli ve ateşli tatmin edicek kadarda varsayımlı, en az senin gibi içten ılık ılık akan su gibi, içinde hübürdeyen, damarlarındaki kan gibi alev alev kırmızı edepsizliği baş gösteren yakıcı tarik edici edepsiz kırmızı...

Usulca koynunda ,can bulacak kadar dirençli inlemelerini baş gösterecek kadar sessiz

direnişleri oldukça edepsiz

ya seversin ,ya yakarsın,ya oynarsın onunla sevilmeye beceremeyen

tatminsizlikleri baş gösteren sessiz odada kendine ben yapmaya çalışan oyuncak dünyanın yoksun renkleri yaşamsız ,yaşamyı beceremeyen hayatında

sadece baş gösteren edepsiz kırmızı..

25 Mart 2009 Çarşamba

Geçmişlik..


Gelmişlik,geçmişlik yaşamda neden hep çaresizliğe baş koymak?yastığa baş koyar gibi bütün umutsuzlukları bir dert haline getiren bir damla damla göl olurcasına ,içine her şeyi koyup serzeniş inlemeleri gibi,bir bir hayat vermek yeni doğan bir bebek gibi, göğsüme bastırdım bütün sancılarımı kapandığını sandığım yaralarım, bir bir açılmış ,ben kapandığını sanarken...

11 Mart 2009 Çarşamba

Var OLmayan Hikaye

Tanınmadık yüzler, her yer oldukça yabancı ,hiç olmadığım bir yer ve yabancı suratlara hesap verme mecburiyeti ,baskın oldukça çelimsiz bir kitap üstünde unuttuğum sen ,hiçbir şey söylemeden çıkıyorum kapıya oldukça sert bir şekilde çarparak arkamda gülen dalga geçen sinirli asabi kişilikler sende içinde olmak üzere, aşağı inerken hissediyorum arkamdan geldiğini ama seni hatırlamıyorum oldukça uzağa gitmek isterken koşar adımlarla kolumdan tutup ,hiçbir şeyin düşündüğüm gibi olmadığını bir kaç kere anlatıyorsun ama, hafızam yitip gittiğini bile anımsamayarak baskıcı bir şekilde sigaranın dumanını suratıma üflerken sen, nefesinin sıcaklığını hissederken ben kendimi o an senden alamayışımı hatırlıyorum ve bütün bu olanların anlamsız veya anlamlı taraflarını düşünmeden baskın çıkıyorsun, yada ben öyle görüyorum seni görmek istediğim gibimi bakıyorum hala nedensiz sorular beynimde belirtilerini bir kere bile elden bırakmamak adına ruhumla savaşırken ben sen kimdin? yada kendimi unutturacak kadar gerçekten baskın mıydın?

-Sen ,sen diyordun bir şeyler geveliyordun.

-Hala sen bendemisin diye bir soru ,iki kaşımın ortasındaki çizgiler bu kadar 'mı belirginleşti?

Elimden tutup hiç bilmediğim bir yere götürmüştün orası o kadar yabancı olmasına rağmen, balkonunun o kadar geniş demir parmaklıkları vardı ki ,uzaktan bile görebiliyordum tozlanmaları,ellerin o kadar sıcaktı ki iki elinin arasında, o kadar küçük kalmıştı ki suratım ,ama gözlerim 'den gelen yaşları öperek kuruttuğunu o kadar iyi anımsıyorum ki, iki elimden tutup beni yatağa oturtup elimi dudaklarına götürüp öpüp ,beni kendine çekmen beni çok zorluyordu ,gitmek istiyor gibiydim senden korkmak değildi ama senden kaçmam daha iyi gelecek gibi içimde bir yanılsama vardı..

Gitmeliydim ve bir hikaye bura'da yarım kalmalıydı çünkü seni tanımıyordum ve yaşamıyordum..

;;