31 Mayıs 2009 Pazar

Herşeye rağmen



İçimi ,dışımı dökmem lazım.Tutamıyorum, bütün her şeyi dışarı vurmak için , fazlasıyla istekli olduğumu gördüm bugün,nasıl başlanır; onu da bilmiyorum.sinirli ve oldukça asabiyim bugün ne olacaksa olsun,ne patlayacaksa patlasın ,umrum da değil gibi gözükse de umrum da fazlasıyla ,karşılıklı sandığım oyun tümcesi benden habersiz ışıklarını yakmış bile ama nedense benim yandığını sandığım ışıklar, bana ters tarafını göstermiş de, benim haberim yokmuş.

Hiç,bu kadar yalnız ve yarım hissetmedim kendimi, elimde avucumda; kalanların değerini hesap etme gereği bile var mı diye düşünmedim ben,anlık yaşamaktan daha farklı bir süzgeçti. Benimkisi ,hislerimi yalnız bırakamazdım...isteklerimi yarım bir şekilde de bırakamazdım..Anlık sinirlerim baş gösterirken bende haddi hesabı nereye gider ,dokunur mu diye de alt üst etmedim.. duyguları oluruna bırakmıştım.. bilseydim bu kadar ani ve gereksiz bir şekilde kötü sonuç doğuracağını mantıksız davranarak elimi kolumu bağlayan ipliği,keser atardım.Azda olsa mantık vardı.Ama insan hislerin den bu kadar emin tavırlarla ilerlediğinde düşünmek yerine bütün bedenini,beynini bırakıyor akışına sadece ve sadece yaşamak için yaşıyor.. bütün anlamlı veya anlamsız duygularını bir yerde buluşturmaya çabalıyor.sanırım,bende öyle yaptım..pişmanlık duymadım duymuyorum.. halende belki böle olması gerek belki de daha farklı olabilirdi de gene konduramıyorum noktayı,sıfatlarıma ve ara veriyorum.. yeniden başladığım sigaramın dumanında kendimi..Her şeye rağmen seni seviyorum...

27 Mayıs 2009 Çarşamba

Sen ki bana çok yakınsın


Bugün, güneş doğmadı.sanki yanı başıma gümbürdedi hayat bana doğru,gelemedim sana o kadar yoğun bir şekilde kalbimin hissizliğine dokundum ki, içimdeki kırgınlıklar yer etti... duvarlara karşı sessiz kalmayı başardı yine...içimdeki derin başlangıç noktaları,bir bana bir sana doğru gidip geldi. Bütün anlamsızlıklar,sanki bir geliş, gidiş hapsini sonlandırmak yerine, çok uzağa kaymaya başladı. başlangıçların sona gideceğini şimdiden hayal ederken ben,son yerine yeni yeni başlangıçlar türemeye başladı.

Sessizlik istedim. İğrenti geldi ...belki bu kadar hassasiyet bütün ilgilerin beni uzağa çekmesini istedim kaybolmak istedim kendi çığlıklarımda,saçma gereksiz bir şekilde yok olmak derecesinde öldürmek istedim ;bütün fonksiyonlarımı kendi kendimin cinayetine sebebiyet vermek istedim.Ruhsuz olmak varken ruhlu olmamayı tercih ettim,duygularımı benliğim yerine geçmemesini sağlamak yerine, bendeki düşünce boşluklarını takıntılarının sadece bencilce düşünceden ibaret olduğunu gördüm,görmeme gibi bir şansım yoktu ve de olamayacaktı.Belki çok geçti ,belkide çok erken, neden buradayız?..neden bütün boşluklarıma şuan bir cevap verme mecburiyeti içindeyim..Bizler ,sizler belki benim gibi değilsiniz ama ben hep bir boşluğun içinde yuvarlanmaktayım,kendimi bulmaya çalışmaktayım... çözümsüzlüğün noktasında ne isteğimi biliyorken aklımın bazen beni bir karışıklık içinde yuvarlanmama sebep oluyor,yada her seferinde bilerek yuvarlıyorum, kendimdeki bütün olumlu hallerimi bile sürdürüyorum her şeyin peşinden,içimdeki ruhsuzlukların,boşluklarla dolu olduğu bir bedenim bazen bazen de aşk dolu bir kadın oluyorum sessizliğim artıyor .. içimdeki kadın, bana doğru geliyor ve ben oluyor..Sense bedenimdeki orgazmların akışına neden olup, bütün benliğimle sana doru gelip, var olup aynı anda yok olmayı istiyor...

16 Mayıs 2009 Cumartesi

Gün Doğmadan. ..

Sen vardın. Her yerimde sen ,bütün parmak ucları nın izi, bedenimde savaşır bir şekilde dururken, bir anlık öfkeyle yok etmek istedim.. Sanki bedenim bütün izleri suyla silenecek gibi geldi ,bırakmak geldi kendimi, içim dışım bencilleşti görmeksizin sızarcasına hiç ses etmeden parmak aralarından sıkıca bağlayıp ardı ,ardına sıralanmasını bekledim cümlelerin, sanki bir den her şey dağılır gibi yeniden ,yer yaptın bedenimde.

Bedenim ıssızlaştı,dokunuşlarım gittikçe hızlanmaya başladı.Gündüzler gecelerden, geceler gündüzlerden doğar gibi bana doğru bir basınç uygulamaya başladı. Olmaksızın yeniden başladım bütün haykırışlara ,suskunluğum anlam kazanır mı sevişmelerden, tenime yavaş bir şekilde nefes alamayacak kadar savunmasız kalır mıyım? yoksa her batışın bir açışı var diye bütün kandırmacalar; hep gelip gitmekle mi meşguliyetini sürdürür bilmiyorum, bilmek te istemiyorum.Kaybolan sayfalarımı kesilmeden bu kadar hızlı bir şekilde bulmak beni korkutsa da, devamı gelmeye başlıyor,durmaksızın çeviriyorum devamlı; yanmakta olan mumlarım her seferinde sönmekte ısrar etse de yeniden yakmaya devam ederek, tüketmekten çekinmediğimi görüyorum.


13 Mayıs 2009 Çarşamba


İnsan beyni aynı savaş alanı gibidir.En çokta hislerinin gidip gelmesi yok olup yeniden kazanılması gibi karma karışık bir kavram ardına saklanan kandırmacalar ardına gelen, kendini çelişkiler içinde boğuk bir şekilde ne yapacağının bilinmezliği içinde kıvranıp durur.

Sanırım bugün benim günüm, kendimi o kadar donuk hissediyorum ki ,bir çıkış yolu değilde sadece her şeyden birden bire soyutlama mekanizması yaratmış gibiyim,gözlerim derin bir uzaklığa dalıp gidiyor. beynim ise oldukça dolu olmasına karşın bomboş gibi ,bir şeyleri kurcalamak yerine ,içimden sadece unutmak ve duygularımı hemen yok etmek geliyor. tıpkı hiçbir şey olmamış gibi boş koymak dibine kadar hemde,ne olur ne olmaz diye düşünmeden aniden sarsılmadan gözlerimin , ellerimin dudaklarımın nasır bağlamasını istiyorum. Bedenimden geçen dokunuşların anlamını yitirmek ve heyecanımı kaybetmek, bir dokunuş gelir bir dokunuş etkisini kaybedecek mi diye kendimi hırpalarmışım düşüncesini aklımdan silmek, hemde hiç bedenimde ellerinin savaşmadığını kendimi kandırarak ikna etme çabalarımın bir an evel yok olmasını beklerken ben ,bunun yetersiz bir şekilde kalacağını elbet tahmin edebiliyorum.

Peki yeterli yetersiz olan kim? yada sorun ne bağışık bir bedene mi saklanmak olay,kolayca kendini kaptırmadan birden bire hiç var olmanı görmeden,silik bir şekilde yerin dibine gömülmek mi amaç yoksa ? nedensiz sebepsiz soluk bir yaşam istediklerin ardından kendini alan gibi görüp ,bütün golleri oysa kendi kalene mi atmak amaç düşündürücü olgular hep beni yorar üstü silik bir cümle olarak kalsın bu sözler anlam sıfatı henüz koyulmamışken..

10 Mayıs 2009 Pazar

İçine alır seni kapar ağzını varsın olmasın yok olsun, heryerden bir zerre çırpınış gibi inersin, damlayan sular benden bir ses olur gibi inlermiş meğer..


Ses olurmu dşüncelerim diye düşünür gezinirsin , içini kaplayan yokluklardan kendine istekler yapıp yapıp ters köşe yatarmış, gözün önünden geçermiş farkında olmaksızın içine hapsedecek kadar kanarmış ,açılırmış açıldıkça yıpranırmış acımazmış bütün esirgenen şeyler hiç var olamamış hayalmiş kafanda kurulan kurgulara kıyafet giydirmek gibi boyanırmış bütün cümleleler ,anlamsız gelirmiş bütün istekler yapılan şeyler zahmetsizce silinir gidermiş ,aynı içinin dolması taşması gibi ,yüzündeki mimiklerin eseriymiş her gün bir çizik gibi belirirmiş.

Zamanları harcamak istedim oysa gel git zamn bütün herşeyi baştan sona batirip çıkarmak , yada geçtiğim yollardan bir daha geçmeyip bütün herşeyi fazlaca üstümden atıp çıplak kalmak istedim ,bir an hiç perde ardından bakmamacasına silt bir geçiş gibi ,yeniden başa sarım ikinci bölümüne geçmek farklı bir bakış açısından sürüp dile gelen suskunluğun susmamış halindeki maske ardındaki kahkalardan, kendime sadece boyalı kelimeler cümleler yaparak hiç biyere varamamak gibi tükenip gitmek , her gün biraz daha belkide tam tersi...




Hayat ne kadar çarpılır..


O kadar gelmek gitmek istedim..

Bırakmak istedim geçmişi şimdikileri sevdiklerimi ,sevmediklerimi hiç hayatımda var olmadıklarını zanederek yaşamak istedim hayatımın devamını,o kadar büyük bir basınç uyguladıki geçmişim bana geri geri başa dönüşten çocukluğuma döneşmek iştedi bedenim, tıpki bendeki sıcak soguk gibi eşelemeye çalıştı yeniden bazen var veya yok olduğumdan şüpelenir gibi olurcasına kayboldum, sanki o kadar tatminsiz soyut bir bedenin içindeydimki ne kendimi ne insanları görebilecek kadar biliçliydim yada deyildim..

Bi an olsun bırakmak istedim sonu olmayan cümlelerle başlamak istedim sana doğru yada düşünceler karıştı ,beynimde çatışma içinde eşelemek bile istemedim aynı senaryodan çok farklıydı. fügüranlarda aynı deyildi zaten yabancı bir ben gördüm sende hoşuma da gitmedi diyemem kaybolmak istercesine tutsak olmak belkide yada tatmadığım bir yaşanmışlığın ardından gelen sebepsiz soru işaretleri oysa daha farklı deyilmidr yada bilindik bu sahne tozunu ben fazlaca yuttum sanırm..

;;