22 Haziran 2009 Pazartesi

İlk gün ve sonradan gelen, diğer ki günlerin karışık bir şekilde, arapsaçına dönüşmesinin, bir döngünün ortasından çat diye ayrılmasını beklerken ,gittikçe bir bağ oluşurcasına lastik gibi uzaması..
Yüzüne baktım ve baktım, gözlerinin derinlerine nasıl indiğini fark etmeden, o an başladı her şey..yüzündeki her mimiğine,çizgilerine iniş hatlarına göre zamanlara böldüm ve tek tek isim verdim, anlam kazandırdım kendimce...bir tarafında hüzün,diğer tarafında ise seni bulmak için yolculuğa çıktım..labirentlerden, seni zorlu bir şekilde bulmaya, çalışarak geldim... sana doğru kanatlarımı kullanmayı bilmeden, çarpa çarpa hareketlenmeyi beceremeyen hislerle durdum gözlerinin ardında..zamansız zamanlarda bulmaya çalıştım kendimi; her dönüşümde sana doğru yıkımlarımdan çok bir çocuğun haykırışlarını görürcesine gidip geldim aynı yoldan, başa sararak..sadece sendeki yol farklı bir şekilde, çığlıklarını suratıma yapıştırdı teker teker.. bu oluşlara bir çok anlam kazandırmak istedim..yanılacağımı bile bile, tuzakların bir bir içine düşerek, çıkıp yine sende buldum kendimi..belki sorguladım her seferinde,belki kaçtım;bazen de umutsuzluk indi göz perdelerime doğru, işte o an yeniden ve daha hızlı bir şekilde, suratıma çarptı yanılgı sandığım bütün hislerim; gerçekten var olduğunu, kendimi kandırmadığımı ve gittikçe kalbimin ritimleri, git gide daha fazla heyecanla çarpmaya başladığını fark ettim..



Şimdi de ardında olmadık yıkımlar bırakıp,arkana bakmadan gideceksin. İçimdeki ses ne kadar büyüyecek ve bende nasıl bir şekil alacak bilmiyorum.. düşünmek istemiyorum; açıkçası seni bir daha görecekmişim gibi bırakıcam ellerini,yüzüne dokunurken bir daha hissedecekmişim gibi yarım bir şekilde ayrılıcam senden.. evet yarım kalıcaz...sessizliğe bölünecek her bir parçamız.. O,an derin bir boşluğa düşerek gözlerimiz derin bir uzaklıkta, yer yaparcasına kaybolacak.. Ne sen ne de ben hiç olmamacasına kaybolacak ...her yerde sen ve doldurulması gereken tümcelerden ibaret boşluklarımız kalacak..SEN BENDE, ANİ ÇIKIŞINI YAPBOZLAR HALİNDE , PARÇALARIMI ELEDİN ..BENSE DAHA YENİ ANLAMLAR ,SIFATLAR KONDURAMADAN SENSİZLİKTE SENİ ARAMAYA BAŞLADIM BİLE..



('Sensizliğin tam ortasında, bu gidiş çok zamansız'!..)

20 Haziran 2009 Cumartesi

kasvet dolu bir an..


Sustum her saniyede sustum..korktum tepkilerden ,haykırışlardan ,belkide kendimden korktum,belkide o yüzden kaçmaya yeltendi ruhum..sen halini görmek istemedim bir an seni delicesine özlerken, ne yaptığımı bilemedim .. nereden bilebilirdim ki saniyeler sığdırıp yok edebileceğini ,canımı bu şekilde sömürüp atabileceğini..kırıp kırıp parçalar halinde toz halinde savurabileceğini..Bu hiçlikler daha ne kadar büyüyecek ve daha ne kadar sensizliği kendime yakıştırabileceğim ben..kendi zihnine yakıştırdığın gibi..

Düşünmek istemesem de düşünüyorum,bir bilmece gibi çıkışlarımın zorlaşmasını bekliyorum ..çözümsüz hale gelmek istiyorum hiç olmadık yerde var olmak ve gelmemek ,görmemek istiyorum hiç bir şekilde bedenimi sadece seni sığdırmak istemiyorum, yanlış ama gerçekleri bir bir ardına sıralayıp, sonra tökezleyen adımlarla geliyorum her defasında başa sarmak bu kadar acımasız bir şekilde gerçekleşemez..

Şuan kendimi,nasıl hissetiğimi nereden bilebilirsin ki.. hissettiğin varsayımlar, meğerse hep negatif halindeymiş,bilemedim..Bende, her defasında senin kurguladığın, sahnelerin tozunu zevkle, yutmakla meşgulmüşüm..Son veriyorum yazıya;içimde hastalık gibi bir kırgınlık halinde, bedenim titretmesini dindiremeyecek kadar halsiz ve bitkin bir haldeyim,sigaranın durmak bitmek bilmeyen dumanı halinde ;gözlerim bir boşluğa bakar gibi yoksun kaldı.. göz bebeklerim anlamsız saçma bir kurguda, kapana kısılmış gibi gidip geliyorum.. çarpa çarpa,düşe düşe..


14 Haziran 2009 Pazar


Sayfalar işliyor bugün,görüyorum geçmişin nasıl hiç olmamış gibi yok olduğunu, neden unutuluyor, neden gömülüyor bir anda her şey...ve neden şimdikileri gömmek bu kadar hassasiyet üstüne belirgin oluyor her bir bölümümüzde..

Küçüksün küçüğüm her şey güzel, hiç olmaksızın sezmez hiçbir olguyu.. her şey bir anda, yaş ilerledikçe, bilinç altında ve etkisinde kalırsın sadece ve kendini tanıdığın an bir patlama gerçekleşir ve bir anda düş cehenneminde kabus olmasını beklersin.. o minik ufacık ellerinden esir kalmak..bedenini kirlenmiş, zihnin buz tutmuş..

Bakamazsın önüne,gidip gidip çarpıverirsin her seferinde, bile bile yok olacağını o kadar iyi bildiğin halde lüzumsuz yere değdirirsin içindeki param parça çocuğa,yaşanmışlık olsa keşke bunlar; isteyerek olsa ,pişmanlık olsa ama değildir...

Yok olmuşsundur,..bedenini, yüzündeki belirtilerin bile ne zaman olduğunu, fark etmeden üremeye başlar.. yeni yeni anlamlar kazandırır sana ,dört duvar içinde dönüp durursun,gözlerin isyan eder bu odaya bedenin tavan yaparcasına yeri havayı inletir..sessiz bir şekilde, fark etmek o kadar zordur ki seni senden iyi bilmeleri imkansızdır..yapamazsın sığ bir şekilde dilin,nutkun ,gözlerin her şeye ama her şeye kapalı bir cam gibi içeri sızmasına izin vermeyecek şekilde hapseder seni..

İçtiğin sigaraların hattı hesabını bilmeksizin, sigara dumanının gözlerindeki yaşlara sebep olmaksızın ağladığının bile görmene kapalı kalır.....yıkıp dökmek ister ruhun onu savurmak ister,her şeyini alana kadar, küfretmek ,isyan etmek; bir çırpıda kabuk kabuk,sıyrılmasını,bütün betimlemelerin sadece ve sadece senin bir deyişinle yok olmanı bekler... arkama bile bakmadan görmeden belkide..

Gözleriniz kapalı...suçlayamam ki sizleri izin veremem ki buna... parçalanmış ruhum ellerinizde bugün becerilmiş bir şekilde param parça kül olup savruldu siz fark edemediniz...gülüşlerim yabancı bir ben kattınız bana siz, gerçeklerimi yaktınız attınız.. 'Nasıl bir araya gelirim artık'...kolay değil hiç bir şey ama rol yapmak daha kolaylık bir biçimde kaynıyor içimdeki derinliklere yer yapıyor, hiç bir şekilde çıkmaksızın kapalı bir kutu oluyorum her seferinde...

Hayatın anlamsızlığına içiyorum,bütün yıpranışlara,eskimiş ikinci el kitaplara,o kitapların anılarına canlandıran insanlara..benim raflarımda çoktan tozlandı..yenilenmiş eşyalar arasında aldım nefesimi ,ne vardı ki çoğul kalan şeyler ansızın yitik bir şekilde elimin tersiyle yıkıp gidecekler..'Tıpkı sen gibi..

Eskimiş insanlar,eskimiş yıkık dökük ahşap evler,samat'ya sokağımın insanları üzerlerine sinmiş balık kokusu ,daracık uçsuz bucaksız sokaklar,çığlık çığlığa bağıran koşan çocuk sesleri.. 70'ler de 80' ler de çalan nostaljik plaklar arasındaki, rengini eskitmiş tozlanmalar ve seni bunların içinde bulmam bana başka bir insanı anlatıyor bugün,hiçbir yeniliğin ardında olmayışlarını bu olmayışlara farklı kokular yerine eskiyle yeni karışımı olmayışının esrarengiz hali kayıyor bana doğru,gitti gider..diyorum ansızın birden yeniden bir patlama gereksinimi duyar gibi yanılgıya düşüyorum.Başımı iki yana çevirip başka oluşlarını görmeye çabalarken,arka arkaya gelen, farklı senler sıralanıyor suratımın her bir bölümünde,çenemdeki çukurun ne kadar yıkasam da dokunuşlarının silinmesi yerine eskimiş bir dokunuş olarak canlanacak gözlerimde,her öpüşün yanaklarımdaki gülüşlerindeki sen gibi çoğullukları üst üste getirecek ve yeniden yaşar gibi gözlerim başka şekilde hüzünlenecek,üzüntü maiyetinde değil ama. Sonra ansızın elvıs'ın şarkısı çınlayacak kulaklarımda,(It's Now Or Never-bu nakarat sana..Kiss me my darling be mine tonight,Tomorrow will be too late,It's now or never my love won't wait.) hiç olmadık bir yerde,belki o an senin olduğun yerde de Sam Brown(Stop) çalacak; o zaman hissederek senin olduğun tarafa bakarak beraber dinliyormuş gibi bir biri ardına gelen hızlanan ritimlerle öpüşlerin de hızlanacak..O an içimdeki çığlıklarım bir biri, ardına sıralanacak,kimse yokmuş gibi davranıp ansızın o yolu takip etmeye devam edicem...Her yok oluş bir var oluşlar perdesinin arkasına saklanan hayat değilmidir;zaten.

Bu sana sevgilim;

Yıllar sonra Beni ararsan. Kalbimde hala Ve daima Yerin olduğunu Bil. Yıllar sonra Beni bir gün Ararsan. Bambaşka yollarda Yürüyorsak, Sana her şeyi Söyleyemesem de Kalbimde hala Ve daima Yerin olduğunu Bil.

13 Haziran 2009 Cumartesi

Hissedemedikleri mi şimdi şu zamanda ,şu saatte hissediyorum; dönüp durmaktan bedenim yorgun düştü ama yine'de kendimle cebelleşmekten sıkılmadım.. Ama yarım kalmışlıkları yarım bir şekilde bırakmak istemedim gene ve gene alamadım.. tamamiyle, tozlanan masanın bir bir tozlarını;yok hayır zor geldiğinden değil, sadece yeterince yorgun düştüğümün farkına varmaktan korktum bu sefer ben..sadece düşündüm, evet sadece beynimi iki yana küfredercesine saydırdım..

Bütün dolmuşluklarımı birer birer çıkarıp ,atmak için yeniden hissetmeye çalıştım..İnanma sen bana, ben yazılarımda bile gerçekleri yazamayacak kadar kendimden korkuyorum, tam anlamıyla dökmüyorum, eğer tam anlamıyla sana yansıtsam kendimi, bedenimin iki yana bölüneceğini sanıyorum ve bütün parçalarım birer birer kendini bırakacak gibi yol alacaklarını düşünüyorum,düşünsene o kadar yalnızım ki, kendimden başka sığınacağım bir duvar yokken,kendi kendimi terk edecek kadar şizofren olduğumu düşünüp,yeniden saçmalama seanslarına giriyorum , o sırada ben ben olmuyorum..ben bölüm bölüm değişen kadın oluyorum,her sahnede, başka hayatların konularını yansıtan, değişik şekillerde yutuyorum sahne tozlarını ve zaman zaman,uzun bir süre hazımsızlık yapıyor bu bende, oldukça zor oluyor..Bazen alışmak,varken bir den bire yok olmak ,sanki hiç olmamışsın gibi rüya gibi esen, o yüzden anlıyorum, böle yutkunama mın nedenlerini dönüp durmamın ne kadar iyi bir oyuncu olarak,kendimi sana karşı kaide değersiz bir şekilde sessiz kalmamın,kendimi olan sözümden ileri gidemeyeceğini..

Evet soyutlamaya çalışsam da, seni düşüyorum ve bölece uzuyor..bu düşünceler..Seni bu kadar, çok hissetmeme karşın ,öyle yansıtmama rağmen gene'de sana dökülememem,sessiz ve sakin kalmam ne garip,insanın kendini anlayamaması anlamaya çalışması,ben gibi çok zor bir düşünceden ,karmaşaya kadar yol alıyor..Belki bugün öylece sessiz bir şekilde,sen istemesen de ,kapanacak her şey; ne adım dillenecek dilinde, ne de hissedeceksin en azından ben böyle zannediyorum yada yeniden kaçmaya başladığım izlenimlerini sana yansıtıyorum... (Yanlış zaman,yanlış yerde olsak'da hisler, hissedilenler ,karmaşanın içinde gidip gelmek bile,bir an için başka bir yaşamda aynı yerde olmak gibi,'Rüzgar gibi dalgalıydı'..)Gidiyorum..gidebildiğimce..(kelimelerim karmaşık bir kavram da yuvarlanmak gibidir.. tek tek birleştir..başka bir şey çıkacaktır..)

12 Haziran 2009 Cuma


Artık bir son verin.. kadınlarımız neden halen mağdur bırakılıyor? Artık sessiz kalmayın hiç bir şeyi göz ardı etmeyin.. ne kadar ses o kadar hak..

Bu konu beni derinden yaralıyor..her kadını yaraladığı gibi, o kadar sessiz kalan ve sesini çıkartamayan mağdur ve savunmasız kadınlarımız var ki; bunun sayısı gittikçe artmakta ve çoğalmakta.

-Evinde kocasından şiddet gören kadın..

-Üvey babasından ve öz babasından tecavüze uğrayan kızlarımız..

-Kocası tarafından arkadaşına peşkeş çekilen kadınlarımız..vb..

Her saniye durmaksızın,şu an, şu saatte bile nicelerimiz sessiz bir şekilde bunun acısını çekmekte,nereye kadar susup oturabiliriz ve daha ne kadar korkup kaçabiliriz kendimizden.bu beden bizim değil 'mi? söyleyin, daha ne kadar istemeden zorla tecavüze,tacize şiddete karşı koymaya çalışmadan iliklerimizdeki kanı tüketmelerine göz yumabiliriz.

Tecavüz yaşandığı zamanda kalmaz, mağdurun bütün ömrü boyunca yaşayacağı büyük bir yıkım yaratır. Tecavüz kurbanda travmaya sebep olur. Bu travmanın süresi sessizliğe dönerek, sene ve ay şeklinde travma yaşamasına içine gömülmesine,neden olur. Daha uzun sürede ise depresif etkiler, kendine zarar verme eğilimi, madde bağımlılığı, agresif davranışlar, algılama bozuklukları,kişilik bozuklukları, insanlara güvensizlik, ürkeklik, cinsel bozukluklar ve strese bağlı fiziksel rahatsızlıklar yaşar. Unutmuş gibi yapmak, susmak ya da kaçmak tecavüzün bütün bu etkilerini yok etmez. Dahası derinleştirir. Ömür boyu etkisi yaşanacak bu büyük incitilmişlik ile yaşamak ancak yaraların daha da derinleşmesine sebep olur. Hiç kimse tecavüze uğramayı istemez ve hiç kimse tecavüze uğramayı hak etmez. Sen de, ben de.

Hadi gelin elele verelim,korkmayalım,kaçmayalım sessiz kalmayalım tam tersine üstüne gidip yok edelim bütün bu iğrençlikleri,kimse hakketmiyor..ne sen ne ben ne de onlar..Bizler hakketmiyoruz..kadınlarımız!

Var olmayan..

Bütün, çoğul bedenler basitlik ardına saklanan, büyük aşk oyuncuları gibi büyük ve yüce bir sevgi yaşadıklarını sanarlar..hep dönüşümlü bir şekilde kirletirler bedenlerini,sevgilerini,aşklarını yaşamları arasında kaybederler bütün değerlerini hiç olmayan insanlar yanında..her gün biraz daha battıkça batarlar, güçsüz ve savunmasız bir cümlede kelimelerden daha anlamsız bir şekilde yürüyüp yol boyunca suratlarına takılan maske ardına saklanırlar.

Gitme

Sessiz kal,yeterince hemde çaresiz bir şekilde sessiz kal,ruhun bedenin'den çıksa bile belli etmeksizin göz ardı et her şeyi bir anda yokmuşum gibi git ..Hiç olmamışım,sende doğmamışım gibi dokunmamışsın gibi dudakların dudaklarımda alevlenmemiş gibi sessiz kal ve git.("GİTME")

11 Haziran 2009 Perşembe

Görünmez perde


Bugün gelişlerimden çok,gidişlerim oldu. Gene kendimi tanımaksızın attım;bilmediğim yollara,acayip bir karmaşanın içindeyim oysa,nedenli,nedensiz sorularım; yok oluşlar var.. oysa bu sefer görmüyorum bedenimdeki inişleri,çıkışlarımı...saymıyorum,perdelerin arkasına saklanıyor bütün varsayımlarımdaki ,düş olan, gelen beden çoğunlukları ,koşmak ve bitirmek,harcama hissi dayanıyor..yok oluşlarıma..neredeyim? neden böle bir gelişmenin içinde, kendimi harcıyorum bunu bile adlandıramayacak kadar, sessiz ve duygusuzum.
Sorulan cevaplara, yanıtsız bir şekilde tepkisizdim..beklentilerim bu yönde olmaksızın;çıkış yerine iniş gösterirken; evet biliyordum.. bu sefer kaçıyordum her zaman olduğu gibi ama bu sefer kendimi mecbur hissediyorum..duygularıma dokunmak ne kadar da zor oysa, her zaman dokunduklarını sanırken büyük bir yanılgının içinde yuvarlanmaları dinmiyor..gerçek şu ki, kimse farkında değil ne kadar büyük bir şeyin içinde yuvarlanıyorum ve yuvarlıyorum ..tepetaklak ediyorum ve yıpratıyorum..Aynı düş gezgini gibi bütün zehirimi akıtacak yeri şaşırıyorum ve her seferinde yanlış yere, sıçrayıp yayılıyorum, sessiz sakin bir serzeniş gibi...Atan bir kalbi yok sayıp, yerine başkasını alıp, yerine başkasıyla değiştirmek kadar acı bir şey bu hissediklerim ...kapalı veya açık bir cam kadar, umursamaz bir şekilde izlemek hayatı yada tam tersini yapıp bir yerden ipini çekip, küt diye yerine indirmek beraberinde..yada sadece susmak,kalıplara değmemiş bir çöküş.

;;